18 Eylül 2013 Çarşamba

Duvarlar

                    Hayatında oluşacak muhtemel boşluklara sığdırmak için beklemektense yıllardır beklediğini söylediğin mutluluğu, en azından umudun ve azmin olmalı boşluk yaratmak için. Hayat çocuksu yüreklere acımayacak kadar yetişkin ve acımasız.
Boşluk kabul etmeyen hayat doldurduğunda sende kalan boşlukları, bulamayabilirsin umduğunu. Ne özgürsün sandığın kadar, ne de cesur. Etrafına kendi kendine ördüğün duvarlara hapsolmuş bir yabancısın, kendine bile. Duvarlardan sesler duyarsın neşeli ve mutlu, kurmaya gösterdiğin cesareti yıkmaya gösteremezsin, sen tuğla verdikçe duvar örmeye yardımcıların çoğalır. Bazıları sever, bazılarını kafeste tutmayı, oysa gerçek sevgi özgürdür, karşılık beklemez, duvarlarına asla yardım etmez ama eğer bir gün yıkmaya kalkarsan, tek onu bulursun yanında, tek dostun tek anlayanın odur, yıktığın duvarın arkasından gelen neşeli ses kendisine ait olmasa bile. Uzaktan seyrederken bedbin hayatını, sahte bedenlerle kurduğun ruhsuz yaşamın tek onu rahatsız eder. Kendisine bile kendinden öte bağlanmanı istemez, çıkarsız ve karşılıksız, kendini gerçekleştirmeni bekler ve hangi yolda ilerlersen ilerle yanındadır içinde, göğsünün tam ortasında, artık acı vermese bile beslemesen de aşkınla, alev alev yanan içini söndürmek için esirgesen de bir bakışı, bir gülüşü eşliğini esirgemez senden. İstemediğinde bile sessiz ama içini süzen bakışları farkettirmeden ruhundadır, iyisindir artık mutlusundur belki, ya hapsinden kurtulmuşsundur onun, ya da farkında değilsin, ikiside mutlu sondur aslında. Ya duvarlar yıkılmıştır, ya da duvarlar ordadır, ruhun görmeyecek kadar körleşmiştir. Hayat bir aldatmacadır; bazıları kanarak mutlu olur; bazıları kanmadan özgür olur. Ne zaman cesaret biter esaret devam eder...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ederim.