1 Ağustos 2013 Perşembe

Çocuk Yanım

     Sensizlik korkusu ile sıçrayarak yatağımdan uyandığım bir gecenin sabahında durmuşum. Ben durmuşum zaman durmuş, akmak bilmiyor. Uykusunda uyurken gelecek zamanlar, ben geçmiş saatlerle avunmuşum. Bu kadar mı yokluk çeker bir insan, bu kadar mı acımasız bir çıkmazın içinde uyanır bir sabaha. Savrulduğum bu yaşamak hikayesinde ellerimden kayıp giden zamanlar, geri dönmeyecek anlar, yazamadığım satırlar, hepsi acı bir keşkenin çığlığında kaybolurken, saçlarında baharı bekleyen ben, şimdi durup durup ağladığımda zamansız, tutamadığım göz yaşlarım sana sevgilim. Ömrüm sana, sevdam sana. Aklıma gelip ölecek gibi olduğum anlarda hatıransa beni ayakta tutan, nasıl bırakırım düşlemeyi, umutla beklemeyi. Ağaçlar, toprak, deniz, şarkılar, şiirler seninle anlamlıysa nasıl bırakırım görmeyi, duymayı, okumayı. Elinde bir sigara kafasında düşlerle nereye gider bir insan? Hangi vücutta avutabilir kendini? Hangi sıradan işlerle meşgul olur? Sizin dünya diye tanıttığınız yer, içimde mi dışımda mı, farkına varamadığım bu anda, içimdeki dünyayı bütün kurmacalarınıza tercih ediyorum. Çünkü orada sınır yok, çünkü orada saçma sapan ayrılıklar, sevmeyen yürekler yok, orada sen varsın alabildiğinde saf ve temiz halinle, o tellerine kurban olduğum siyah saçların ve muzip bakışlarınla sen. Bildiğiniz dünya size kalsın, savaşmalarınız, dedikodularınız, uğruna herşeyden vazgeçtiğiniz paranız, yalan mutluluklarınız, maskeleriniz size kalsın. Şimdi içime dönüp olgunlaştığım bu anda, kalan tek çocuk yanım, sana dönük yüzüm, hep sana dönük kalacak. Biliyorum bir gün umuttan bir kuş uçacak ve yüreğimize konacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ederim.